İstanbul Üniversitesi (İÜ) hak sahipliğinde TÜRKPATENT tescilli üç patent, TÜBİTAK 1702 Programı desteği ile Entertech İstanbul Teknokent bünyesindeki Biyotek15 isimli biyoteknoloji firmasına transfer edildi. Patent Lisans Sözleşmesi İmza Töreni 30 Aralık 2022 tarihinde, İÜ Rektörlük Binası Doktora Salonu’nda gerçekleşti.
Patent Lisans Sözleşmesi İmza Töreni’nde, İstanbul Üniversitesi hak sahipliğinde İÜ Su Bilimleri Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ’un buluşçusu olduğu antibakteriyel ham madde, mikrobiyal gübre ve petrol kirliliğini gideren bakteriyolojik ürünleri içeren 3 proje TÜBİTAK 1702 projesi desteği ile Biyotek15’e lisanslandı. İmza törenine, İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, TÜRKPATENT Başkanı Cemil Başpınar, Entertech İstanbul Teknokent A.Ş. Genel Müdürü Muhammed Kasapoğlu, Biyotek15 Kurucusu ve İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gülşen Altuğ ile sektör temsilcileri ve öğretim üyeleri katıldı.
Patent Sayısı 500’ü Geçti
İÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Ak, İstanbul Üniversitesi’nin, ülkenin geleceği olan gençleri bünyesinde barındıran ve bunların içerisinden seçilen çok değerli akademisyenlere sahip olduğunu söyleyerek, geleceğe yön verecek olan fikirlerin üretildiği bir kurum olduğunu söyledi. Sadece bilgi üretmenin değil, bu bilginin kullanılır hale getirmenin de görevleri olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ak, bu projenin, bir iş modelinin nasıl kurulacağını gösteren önemli bir proje olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Ak, İstanbul Üniversitesi’ndeki patent sayısının 500’ü geçtiğini ve buradaki fikirlerin karanlık odada kalması yerine gerçekleştirilmesi ve ihtiyaçlara çare olmasının öneminden bahsetti. Buluşların sanayi ile buluşması ve hatta sanayi ile oluşturulmasının öneminden bahseden Prof. Dr. Ak, teşekkürlerini ileterek konuşmasını sonlandırdı.
Türkiye’ye Yapılan Yerli Patent Başvuruları Yabancıları Geçti
TÜRKPATENT Başkanı Cemil Başpınar konuşmasında, fikri mülkiyet alanının, dünyanın, insanlığın, bugün ve gelecekte karşılaşacağı toplumsal sorunlarla mücadele noktasında kullanılabilecek en önemli araçlardan biri olduğunu belirtti. Bu yıl ilk defa Türkiye’ye yapılan yerli patent başvurularının yabancı patent başvurularını geçtiğini belirten Başpınar, 2000’li yılların başlarında Türkiye’deki üniversitelerden yapılan patent başvuruları neticesinde elde edilen patent sayısı 1 iken, bugün bu sayının 500’ün üzerine çıktığını söyledi. Başpınar, “Türkiye şu anda güçlü bir fikri mülkiyet ülkesi” diyerek konuşmasını sonlandırdı.
Bilginin Patente Dönüşmesinin Önemi
TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal konuşmasında, geleneksel bir bilgi üretim yönteminden daha fazla, yenilikçi bilgi üretimine ihtiyaç olduğunu söyledi. TÜBİTAK’ın en çok zorlandığı başlıklar arasında bilginin ticarileşmesi olduğunu ve programın bu duruma katkı sağladığını belirten Prof. Dr. Mandal, bilginin değer zincirindeki önemli bir aşama olan fikri mülkiyete ve özellikle de patente dönüşmesi konusunda Türkiye’deki farkındalığın bir sonuca dönüştüğünü ileterek, TÜBİTAK bünyesindeki 1702 Patent Lisanslama Programı hakkında konuştu. Artık 1702 Patent Lisanslama Programı’ndaki başvuru sayısının daha az olduğunu ifade eden Prof. Dr. Mandal, Biyotek15’i örnek olması açısından değerli bulduğunu belirtti.
İstanbul Üniversitesi’nin İlk TÜBİTAK 1702 Destekli Lisanslaması
Entertech İstanbul Teknokent Genel Müdürü Muhammed Kasapoğlu, bu buluşlar ile denizden elde edilen bakterilerin katma değeri yüksek, yerli ve milli biyoteknolojik bilimlere dönüşeceğini belirterek buluşların ticarileşmesi sürecindeki önemli noktalara vurgu yaptı: “Bu lisanslama aynı zamanda İstanbul Üniversitesi’nin ilk TÜBİTAK 1702 destekli lisanlaması. Yani üniversitede geliştirilmiş olan bir buluşun TÜBİTAK desteği ile sanayiye aktarılması açısından, üniversite, kamu, sanayi iş birliği açısından önemli başarı hikayesi.”
Petrol Kirliliğinin Giderilmesinde Başarı
Turanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İrfan Turan, “Irak, Saddam Hüseyin güçleri tarafından Kuveyt işgali sonrası bölgeden çekilirken petrol kuyularını ateşe vermiş, petrol sahalarına mayın döşemiş ve böylelikle ülke ekonomisine ve ekosistemine çok ciddi zararlar vermiştir. Bölge içerisinde patlamamış mayın ve mühimmatların olması söz konusu işi dünyanın en büyük çevre projesi haline getirmiştir. 30 yıllık süre içerisinde BM alanların temizlenmesi için Irak Devleti’nin petrol gelirlerinden kesinti yaparak 14 milyar dolar civarında bir fon oluşturmuştur” dedi. Turan, petrol ile kirlenmiş alanların temizlenmesi konusunda Prof. Dr. Gülşen Altuğ ve Turanlar Holding’in yaklaşık 2 yıl çeşitli çalışmalar yaptığını ve büyük oranda başarı sağlandığını belirtti.
Bakteriler ve Probiyotik Sistemler Elde Ediliyor
Hayatkimya Ar-ge Direktörü Serhan Boduroğlu, Hayat Kimya’nın 130’dan fazla bilim insanı ile ar-ge faaliyetlerini yürüttüğünü ve 50’den fazla patent başvurusu ile dünyada 68 ülkede 11 tescilli patentinin olduğunu ifade etti. Hayat Kimya’nın bakterileri ve probiyotik sistemleri yerli imkanlarla elde ederek dışa bağımlılığı ortadan kaldırmak için çalışmalar yürüttüğünden bahseden Boduroğlu, bu çalışmaların sanayinin gelişimi ve dünya pazarlarında öne geçilmesi açısından çok önemli olduğunu belirtti.
Türkiye, Deniz Mikrobiyolojisi Alanında Diğer Ülkelerle Yarışır Durumda
Prof. Dr. Gülşen Altuğ konuşmasına İÜ Su Bilimleri Fakültesi Deniz Biyolojisi Anabilim Dalında 2000 yılında deniz bakterileri ile başlayan yolculuğun bugüne kadar önemli yol ayrımlarından geçtiğinden söz ederek başladı. 2004 yılında Barcelona’da yapılan, Akdeniz ülkelerinin katıldığı önemli bir deniz bilimleri kongresindeki deniz mikrobiyolojisi oturumuna katılan tek Türk olmasından dolayı duyduğu üzüntüden bahseden Prof. Dr. Altuğ, Fransa, İspanya ve Yunanistan’dan ekip halinde gelen araştırmacıların denizlerde bakteri çeşitliliği çalışmalarını tamamlayıp artık biyotransformasyon çalışmalarına geçilmesini dile getirdikleri sırada Türkiye’de henüz bakteri çeşitliliği çalışmalarına yönelik veri olmadığını aktardı. “Türkiye’de kaç kişiyiz?” sorusu ışığında 2004 yılında İÜ Doktora Salonu’nda Deniz Mikrobiyolojisi Kongresi düzenleyerek ülke ihtiyaçları doğrultusunda yol haritasını paylaştıklarından bahseden Prof. Dr. Altuğ, sonraki 10 yıl boyunca da dış destekli projelerle Türkiye Denizlerinde bakteriyolojik çalışmalar yaparak deniz bakteri izolatlarının endüstriyel kullanımına yönelik Türkiye’de birçok ilk bilimsel veriyi ürettiklerini vurguladı ve “Bugün deniz bakteriyolojisi alanında dünyayla yarışır düzeydeyiz” dedi.
Küresel İklim Değişikliğine Karşı Çevre Dostu Biyolojik Çözümler
Prof. Dr. Altuğ, İstanbul Üniversitesi’nin hak sahipliğinde olan ve Biyotek15 tarafından lisanslanan üç projeyi şöyle sıraladı: Antibakteriyel ürünlerde kullanılmak üzere deniz süngerlerinden bakteri izole etme yöntemi, petrol kirliliğinin giderilmesinde deniz suyu ve sedimentinden izole edilen bakterilerin kullanımı ve deniz bakteri izolatı içeren tarımsal bileşimler. “İstanbul Üniversitesi hak sahipliğinde buluşçusu olduğumuz mevcut 6 patentimizin antibakteriyel ham madde, mikrobiyal gübre ve petrol kirliliğini gideren bakteriyolojik ürünleri içeren 3 tanesi TÜBİTAK 1702 projesi desteği ile Biyotek15’e lisanslanmış oldu” diyen Prof. Dr. Altuğ, yapılan iş birliklerinden de bahsetti: “Antibakteriyel ham madde konusunda çok amaçlı biyolojik tabanlı ürünler geliştirmek amacı ile bir yıl önce yollarımız Hayat A.Ş. ile 1004 proje hazırlığı sırasında kesişti. Kuveyt’te ise Saddam Hüseyin’in çekilirken ateşe verdiği petrol kuyularının deniz suyu ile söndürülmesi sonucunda petrolle kirlenmiş tuzlu toprakların Birleşmiş Milletler Projesi kapsamında Turanlar Holding A.Ş. iş birliği ile temizlenmesi söz konusu. Bu aşamada da yüzde 96 civarında petrol temizliği yaptık. Yaptığımız denemelerde deniz bakteri izolatları ile de başarı sağladık. Yolumuz küresel iklim değişikliği zorluklarına meydan okuyan çevre dostu biyolojik çözümleri sunmaktan geçiyor.
Haber: Esen Dolma, Buse Karaca
İÜ Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü